2008’den beri, her yıl “Free Market Road Show (FMRS) / Serbest Piyasa Ekonomisi Avrupa Turu” ismiyle Avusturyan İktisat Merkezi tarafından Avrupa’daki muhtelif şehirlerde düzenlenen uluslararası toplantı dizisinin 2014 Türkiye ayağı, Liberal Düşünce Topluluğu’nun evsahipliğinde diğer program ana sponsorları dışında FNF Türkiye’nin de katkılarıyla 3 Mayıs Cumartesi günü İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Kampüsünde gerçekleştirildi.
Serbest Piyasa Ekonomisi Avrupa Turu her yıl Amerika, Fransa, Gürcistan gibi çeşitli ülkelerden işadamı, akademisyen ve gazeteci uzmanlarla birlikte yaklaşık 25 Avrupa şehrinde durarak güncel ekonomik sorunların çoğulculuk, serbest rekabet ve hukuk devleti perspektifinden tartışılmasını amaçlıyor. Aynı zamanda programlarda Avrupa Birliği’nin merkeziyetçi ve aşırı düzenlemeci yapısının üye ülkelerin refah ve ticaret hayatı üzerindeki etkileri ele alınıyor.
“Türkiye’de ve Avrupa’da Siyasî ve Ekonomik Özgürlükler” konulu İstanbul programı “Çoğulculuk ve serbest rekabet bahsinde Türkiye ve Avrupa ne durumda?” ve “Zorluklar, İmkânlar ve Politika Önerileri” başlıklarında iki oturum şeklinde düzenlendi.
Program LDT Yönetim Kurulu Üyesi Raşit Sarıkaya’nın açış konuşmasının ardından FNF İstanbul Temsilcisi Dr. Hans-Georg Fleck ile FMRS Direktörü Barbara Kolm’un takdimleri ile devam etti.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan’ın başkanlığındaki ilk oturumda Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Bal, Ekonomist Ünsal Çetin, Gazeteci Wall Street Journal köşe yazarı John Fund ve Arjantin Temel Esaslar Vakfı Başkanı Federico Fernandez sunuşlarıyla katkıda bulundu.
Prof. Dr. Ünsal Ban Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerini ekonomik ve ticari açıdan değerlendirirken, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı değişimi ve iktisadi gelişimi istatistiklerle anlattı. Ekonomik olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğundan daha iyi durumda olduğunu, hali hazırda AB’nin önemli ekonomilerinden biri olduğunu vurguladı.
İkinci konuşmacı John Fund genel olarak bölgede yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurarak, gözlediği kadarıyla Türkiye’nin bu gelişmeler içerisindeki yerini değerlendirdi. Bireysel özgürlükler ve hukuk devletinin önemini ifade etti. Olumlu gelişmelerin devam ettirilebilmesinin özgürlükçü politikaların devamına bağlı olduğuna işaret etti.
Ekonomist Ünsal Çetin ise Türkiye’de 2003 sonrasında yaşanan ekonomik büyümenin kaynakları üzerinde durdu. 2001 krizi sonrasında alınan tedbirler ve sonrasında bu politikalara uygun olarak yürütülen mali politikaların başarılı olduğunu, kriz sonrası reformların ve takip eden politikaların iyi sonuç verdiğini kaydetti. Türkiye’de 2008 krizi benzeri bir kriz beklenmediğini, “konut balonu” korkusunun Türkiye için daha çok “ofis balonu” şeklinde olabileceğini tahmin ettiğini söyledi. Ekonomik göstergelerin, ekonomik açıdan ne çok iyi ne de çok kötü durumda, dengeli bir durumda olduğumuzu belirtti.
Bu oturumun son konuşmacısı Federico Fernandez, Karl Popper’in felsefî düşüncesi çerçevesinde “çoğulculuk” kavramı üzerinde durdu. Popper’ın kullandığı bir popüler akıl yürütme ile bilimin “kesin bilgi” anlayışını sorgulamasından hareketle, “bütün kuğular beyazdır önermesi bir siyah kuğu bulunması ile yanlışlanabilir” iddiasının çoğulculuğu desteklediğinden bahsetti, küresel ısınmanın doğruluğuna inanlar olduğu gibi aksine inanan insanların da olduğunu ve birarada yaşamak zorunda olduğumuzu vurguladı.
İkinci oturuma İşadamı ve LDT Üyesi Dr. Mustafa Yasar başkanlık etti. FMRS Direktörü Dr. Barbara Kolm sunuşunda Avrupa kavramını sadece bir bölge veya siyasi birlik olarak anlamamak gerektiğini, Avrupa’nın aynı zamanda bir “konsept” olduğunu belirtti. Avrupa Birliği’nin mevcut bürokratik yapısının ve ağır düzenlemelerinin ekonomik özgürlüklerin önüne geçmekle beraber krizlere sebep olduğuna refahı azalttığına dikkat çekti. Sunuşunun sonunda, tespit edilen problemler doğrultusunda açık vize rejiminin genişletilmesi, ticareti serbestleştirme yönünde düzenlemelerin azaltılması gibi çeşitli politika önerilerinde bulundu.
İkinci konuşmacı Prof. Dr. Atilla Yayla liberal demokrasi ve serbest rekabetin işleyeceği özgür toplumun teorik çerçevesini çizerek Türkiye’nin demokratikleşme sürecini ve mevcut durumunu değerlendirdi. Yeni Ekonomi Okulu’ndan Gia Jandieri, Gürcistan örneğinde, ekonominin liberalleşmesi ve Avrupa Birliği’nin bölgeye etkisini tartıştı. Jandieri, Sovyetler Birliği’yle beraber Gürcistan ekonomisinin de tamamen çökmüş halde olduğunu ve kurumların dağılma sürecini özetledi ve sonrasında 2004’te yaşanan Gül Devrimi sonrasında yapılan liberalleşme reformlarından ve tecrübe edilen gelişmeden bahsetti. Sınırların açılması, gümrük vergilerinin düşürülmesi, ülkenin yabancı yatırımlara açılması ve teşvikler sağlanması gibi, Avrupa Birliği Komşu Ülkeler Politikası çerçevesinde geliştirdiği ilişkilerle Gürcistan’ın birçok reform gerçekleştirdiğinden bahsetti.
Dr. Aykut Ekinci sunuşunda “ekonomiyi anlamak” için mülkiyet, fiyat kavramlarının anlamını ve fonksiyonunu tanımladı, kamu müdahalelerinin piyasalarda yarattığı etkiyi değerlendirdi. Daha sonra Avrupa ve Türkiye özelinde örnekler vererek 2008 küresel krizi sonrası dönemi analiz etti. Türkiye ve Avrupa’da, kamu borçlarının, belirsizliği artıran kararların, yanlış yönlendirilmiş yatırımlar gibi sorunların sıkı mali politikalar ile finansal istikrara odaklanan politikalar geliştirerek aşılmaya çalışılması gerektiğini kaydetti.
Oturumun son sunuşunda Krassen Stanchev Ukrayna ve Avrupa Birliği ilişkilerini serbest ticaret açısından değerlendirdi. Bu kapsamda Avrupa Birliği ülkelerinin, dışarıdaki ülkeler için Birliğin sembolik önemini dikkate alması gerektiğini, ilişkilerin bu çerçevede önemsenmesi gerektiğini söyledi. Ukrayna ile ticaretin serbestleştirilmesinin hem Avrupa’nın hem de Ukrayna’nın gelecekteki pozisyonları açısından önem taşıdığını vurguladı.
Programı takip eden katılımcılar soru ve yorumlarıyla tartışmalara katkıda bulundular. Tartışmalar Türkiye’nin ve Avrupa’nın özgürlük sorunlarına iktisadi bakımdan çok yönlü kurumsal ve politik veçhelerden yaklaşma, hem üye hem de üye olmayan ülkeleri daha çoğulcu ve rekabetçi bir yapıya kavuşturacak reformları konuşma imkânı verdi.