Çatışan ve benzeşen yönleriyle, cumhuriyetçilik, liberalizm, sosyal demokrasi ve muhafazakârlık günümüzdeki tartışmaların temel kavramları...Böyle bir ortamda üç aydın arasındaki tartışma tipiktir: Bugünkü Türkiye'de liberalizmin öncü isimlerinden Prof. Atilla Yayla... Liberalizmi şiddetle eleştiren ve kendi siyasi kimliğini 'demokrat' olarak niteleyen Etyen Mahcupyan... Ve, sosyal demokrat Prof. Fuat Keyman...'Üç kişinin tartışması' deyip geçmeyin. Türkiye'nin temel sorunları için önerilen yaklaşımların teorik düzeyde sergilenmesidir bu tartışma.Bir cumhuriyetçi ne derdi böyle bir tartışmada? TÜRKİYE gelişiyor, değişiyor; bu sebeple sorunlarımız yeni boyutlar kazanıyor, yepyeni sorunlar da ortaya çıkıyor. Bunlar için düşünülen çözümler yeni fikirlere veya var olan kavramların yeniden yorumlanmasına yol açıyor. Liberalizme ve onu savunan Atilla Yayla'ya göre, "birey" temel kavramlardır. Bireyin kimliği devleti ilgilendirmez. Devletin işlevi bireysel özgürlükleri genişletmektir, "özgür ve adaletli" bir toplum ancak böyle kurulur.Etyen Mahcupyan ise "kimlik" kavramını öne alıyor. Özgürlüğü bireyle tarif eden, kimliklere vurgu yapmayan liberalizmi yerden yere vuruyor.Bu tartışmayı çok yararlı bulan sosyal demokrat Fuat Keyman, siyasi özgürlükler anlamında bir "siyasi liberalizm"i Türkiye için gerekli görüyor ama liberalizme Etyen Mahcupyan'ın yönelttiği eleştirileri ve "kimlikler" sorununun vurgulanmasını haklı buluyor.Görüyor ki, "siyaset felsefesi"nin dışarıdan bakınca soyut gözüken kavramları birdenbire Türkiye'nin temel sorunlarına ilişkin somut yaklaşımlara dönüşüyor.Onun için, günümüzde temel sorunları iyi kavramak istiyorsak, "siyaset bilimi" ve "siyaset felsefesi" gibi disiplinlere vakıf olmamız gerekir. Birey ve kimlik Cumhuriyetçi bir kimse bu tartışmaya katılsaydı, tavrı ne olurdu?Liberalizmin "birey" vurgusuna da onun karşısında "kimlikler" vurgusunun yapılmasına da itiraz ederdi. Cumhuriyetçi ideolojide iki temel kavram "kamu" ve "vatandaş"tır; vatandaş kamuya karşı "vazifelerle mükellef"tir. Cumhuriyetçi ideoloji, bir devlet şekli olarak cumhuriyetin benimsenmesiyle yetinmez, herkesin "cumhuriyetçi ve laik" olmasını ister, hak ve özgürlükleri pek vurgulamaz. Siyaset bilimci Talmon'un gösterdiği gibi, cumhuriyetçi ideoloji kolaylıkla "totaliter demokrasi"ye kayabilir. Liberalizmle de sosyal demokrasiyle de çatıştığı nokta burasıdır."Kimlikler" konusuna gelince... Bireysel özgürlüğün ötesinde aşırı vurgulamak bir tür "cemaat hakları" anlayışına götürür. "Kimlikler"in aşırı vurgulanması "özgür birey"lerden oluşan hoşgörülü ve birlikte yaşanılan bir topluma değil, 'kimlikler konfederasyonu' şeklinde çatışmacı bir topluma yol açar. Totaliter cumhuriyetçilik gibi bu anlayışta da "birey" özgür bir kişilik değil, 'bütün parçası'dır, 'kimliğin cemaati' içinde bir parça!Devletin totaliterliği ile kimlik cemaatlerinin totaliterliği özgürlüğe eşdeğerde tehdittir.Ben prensip olarak, Atilla Yayla gibi, özgürlüğün esasen bireysel olduğu fikrini benimsiyorum.