Çeviren: Ünsal Çetin
1. Farklı Liberalizm Anlayışları
Liberalizm terimi, artik, 19. Yüzyil ve 20. Yüzyil’in baslangıç dönemleri süresince, baslangiçta kendisi tarafindan belirtilen fikirlere dogrudan karsi çikan fikirleri de içine alarak, yeni fikirlere açikligin tanimlanmasinin ötesinde çok az ortak noktasi olan farkli anlamlarla kullanilmaktadir. Bu çalismada üzerinde düsünülecek yegâne sey, söz konusu dönemde Bati ve Orta Avrupa’da, gelismelere yol gösteren en etkili entelektüel güçlerden birisi olarak liberalizm adi altinda isletilen politik ideallerin bu ana akimidir. Bununla birlikte, bu akim iki farkli kaynaktan ve bu kaynaklarin neden olduklari iki gelenekten türemistir, ancak bu iki gelenek muhtelif seviyelerde birbirine karistirilmis, sadece gergin bir ortaklikla bir arada var olmusturlar, ve eger liberal akimin gelisimi anlasilacak ise açik bir sekilde birbirinden ayird edilmelidirler. Bu geleneklerden “liberalizm” adindan çok daha eski olani klâsik ilkçaga kadar geriye uzanir ve Ingiliz Whig’lerinin politik doktrinleri olarak 17. Yüzyil’in sonlari ve 18. Yüzyil süresince modern seklini almistir. Bu gelenek 19. Yüzyil Avrupa liberalizminin büyük kisminin takip ettigi politik kurumlarin modelini saglamistir. Mutlakiyetçiligin, büyük ölçüde Britanya’da korunmus, ortaçaga özgü hürriyetlerin çogunu tahrip ettigi Kita Avrupasi ülkelerinde özgürlük hareketine ilham veren ülke olan Büyük Britanya vatandaslari için bir “hukuk devleti”nin emniyet altina aldigi sey bireysel özgürlüktür. Bununla birlikte, bu kurumlar, Kita Avrupa’sinda Britanya’da hâkim evrimsel anlayislardan oldukça farkli bir felsefî gelenegin, yani bütün toplumun aklin ilkelerine göre bilinçli bir sekilde yeniden insa edilmesini isteyen rasyonalist ya da kurucu görüsün isigi altinda yorumlandilar. Bu yaklasim herkesten çok Rene Descartes tarafindan (ayrica Thomas Hobbes tarafindan Britanya’da) gelistirilen yeni bir rasyonalist felsefeden türedi ve 18. Yüzyil’da Fransiz Aydinlanmasi filozoflari sayesinde azamî nüfuzuna ulasti. Voltaire ve J. J. Rousseau Fransiz Devrimi’nde doruga ulasan ve liberalizm’in Kita Avrupasi veya kurucu tipinin kendisinden türedigi entelektüel hareketin en etkili sahsiyetleriydiler. Bu akimin esasi, genel bir aklî tutum, rasyonel bir sekilde hakli çikarilamayan bütün önyargi ve inançlardan âzade olmak ve “rahiplerin ve krallarin” otoritesinden kurtulus için bir talep olarak Britanya geleneginin aksine, çok fazla belirli bir politik doktrin degildi. Bu hareketin en iyi ifadesi muhtemelen B. de Spinoza’nin “O yalnizca aklin emirlerine göre yasayan hür bir adamdir” seklindeki ifadesidir.