Türkiye’nin Eğitim Sorunu ve Özgür Toplum için Reform Önerisi:
İmkânlar, Zorluklar ve Ara Çözümler
© Liberal Düşünce Topluluğu Aralık 2014
Liberal Düşünce Topluluğu (LDT) 30 Aralık 2014 günü Başkent Öğretmenevi’nde Türkiye’nin Eğitim Sorunu ve Özgür Toplum için Reform Önerisi: İmkânlar, Zorluklar ve Ara Çözümler başlıklı bir müzakere toplantısı tertip etti. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı ile LDT Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla’nın açış konuşmalarını yaptığı Toplantıda Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları, eğitimciler, akademisyenler, ilgili uzmanlar, özel eğitim kurumu yöneticilerinin katılımıyla LDT uzmanlarının hazırladığı reform önerisi tartışıldı.
LDT raporda organizasyonu ile ilgili tüm sorumluluğun Milli Eğitim Bakanlığı’na verildiği Türkiye’nin Eğitim Sisteminin hâlihazırdaki birçok revizyona rağmen köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyduğuna işaret etmektedir. Türkiye’de yapılacak eğitim reformunun, yetki ve sorumluluğun eğitimin paydaşları arasında bölüşülmesi esasında finansman, yönetim ve planlama özerkliğini mecbur kıldığına vurgu yapmaktadır.
Bu perspektifle hazırlanan reform önerisinde şu başlıklar ele alınmaktadır:
Eğitimci Ufuk Coşkun eğitim sisteminin merkeziyetçi ve tektipçi mahiyetini tespitle çoğulcu, demokratik bir ülke olma iddiasındaki Türkiye’nin eğitim alanında da çoğulculuğa imkân vermesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
LDT Din ve Hürriyet Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir hazırladığı kapsamlı özelleştirme temelli raporunda mevcut yapıdan kaynaklanan zorlukları aşmak için, fırsatları belirleyerek; finansman, okul, müfredat ve yönetim çeşitliğine dayalı alternatifli ara çözümler sunmaktadır.
LDT Ekonomik Özgürlükler Merkezi Koordinatörü Yard. Doç. Dr. Buğra Kalkan alt gelir grubunda yer alan öğrencilere fırsat eşitliği yaratacak eğitimin finansmanı ve örgütlenmesi alanında bir öneriyle, Türkiye’de pek çok sektörde kullanılan devlet-özel işbirliği modeli ya da hizmet satın alma formüllerinin bir benzeri olarak, dünyada farklı ülkelerde başarıyla uygulanan eğitim kuponu uygulamasının eğitim sektöründe de hayata geçirilebileceğini ifade etmektedir.
Toplantının özgür ve açık toplum ideallerine uyumlu, çoğulcu, medenî bir eğitim sistemine kavuşmamıza katkıda bulunmasını dileriz.
Özlem Çağlar Yılmaz
Genel Koordinatör
Atilla Yayla, Eğitim sisteminde reform mu devrim mi?, Yeni Şafak Gazetesi, 03.01.2015
Ufuk Coşkun, Eleştiriye ve yeniliğe açık bir eğitim teşkilatımız var, Milat Gazetesi, 05.01.2015
"Yeni Türkiye'nin Yeni Eğitim Anlayışı, Hasan Yücel Başdemir, Açık Görüş, Star Gazetesi, 11.01.2015
Milli Eğitim Bakanı Avcı Açıklaması, Haberler.com
"Vesayetçi anlayışın eğitim sistemine verdiği hasar büyük", Egitimnerede.com
Eğitim Reformu, Fırsatlar, Engeller, Mehmet Ali İlkaya
I. Türkiye'de Eğitim Reformu İçin Ara Öneriler
Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
LDT Din ve Hürriyet Araştırmaları Merkezi Koordinatörü
hybasdemir@liberal.org.tr
II. Eğitimde Fırsat Eşitliği için Bir Öneri: Eğitim Kuponu
Yard. Doç. Dr. Buğra Kalkan, Kâtip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi
LDT Ekonomik Özgürlükler Araştırma Merkezi Koordinatörü
bugrakalkan@liberal.org.tr
I. Türkiye'de Eğitim Reformu İçin Ara Öneriler
Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir
Yönetici Özeti
Türk Eğitim Sistemi, yapılan birçok revizyona rağmen köklü bir değişikliğe ihtiyaç duymaktadır. Bu değişikliğin veya reformun gerekçesi, eğitimin organizasyonu ile ilgili tüm sorumluluğun Milli Eğitim Bakanlığı’na verilmiş olmasıdır: Bakanlık alt yapı, finansman, yönetim ve ders ve müfredatın belirlenmesi anlamında planlama konusunda tam ve tek yetkili kurumdur. Tek bir kurumun, yirmi milyon öğrenci, bir milyon çalışan ve altmış beş bin okulun sevk ve idaresini tek başına sürdürmesi hem fizikî hem pedagojik hem de eğitimin amaçları açı(sın)dan makul görünmemektedir.
Bu nedenle, Türkiye’de yapılacak bir eğitim reformu, sorumluluğun eğitimin paydaşları arasında bölüşülmesi esasına dayanmalıdır. Eğer bu perspektif benimsenecek olursa yapılacak reformun ilk ilkesi, merkezi yetki ve hakların illere, belediyelere, okullara, vakıflara, şirketlere, şahıslara, ailelere ve öğrenciye devredilmesidir ve bunun gereği olarak da Bakanlığın koordinasyon ve akreditasyon kurumu olmaya yönelmesidir. Yetki ve sorumluluk paylaşımı, eğitimde finansman, yönetim ve planlama özerkliğini mecbur kılmaktadır. Bu özerkliğin sağlanması, özel okulların eğitim sistemi içindeki oranının kademeli olarak artmasına bağlıdır. Ancak bu tür bir reform çabasının önünde, mevcut istihdam yapısı ve bürokratik yapılanma başta olmak üzere büyük engeller bulunmaktadır.
Burada sunduğumuz ve eğitimde özelleştirme esasına dayanan bu eğitim reformu önerisi, mevcut yapıdan kaynaklanan zorlukları aşmak için fırsatları ortaya koymayı; finansman çeşitliliği, okul çeşitliliği, müfredat çeşitliliği ve yönetim çeşitliğine dayalı alternatifli ara çözümler sunmayı amaçlamaktadır.
II. Eğitimde Fırsat Eşitliği için Bir Öneri: Eğitim Kuponu
Yrd. Doç. Dr. Buğra Kalkan
Yönetici Özeti
Türk eğitim sisteminin en acil sorunlarından biri alt ve üst gelir grubundan gelen öğrenciler arasındaki akademik başarı arasındaki büyük farktır. Ortaokul seviyesinde yapılan merkezî sınavlarla liselere devam edecek öğrenciler arasında akademik başarı bakımından hiyerarşik bir gruplandırma yapılmaktadır. Bu gruplandırma sonucunda alt gelir grubundan gelen öğrencilerin ağırlıklı olarak meslek liseleri ya da normal lise gibi akademik yönden çoğunlukla kötü performans gösteren liselere devam ettikleri ya da liseye gitmeyi tercih etmedikleri görülmektedir. Öğrencilerin akademik başarıları ile meslek hayatlarında elde ettikleri gelir arasında güçlü bir ilişki vardır. Sosyoekonomik durumunu düzeltemeyen öğrencilerin, kendilerinden sonraki nesillere de benzer dezavantajları aktardıkları tespit edilmektedir. Bu problemin en önemli kaynaklarından biri kamusal eğitimin düşük performansıdır. Özellikle alt gelir grubunun devam ettikleri kamuya ait ilköğretim okullarının düşük performansları, ailesel ve ekonomik şartlar bakımından dezavantajlı olan öğrencilere gereken yoğunlukta ve kalitede eğitim sunamamaktadır.
Kamu okullarının özellikle alt gelir grubuna yönelik kötü performansı okul tercihi sisteminin bir modeli olan eğitim kuponu uygulaması ile düzeltilebilir. Alt gelir grubundan gelen öğrencilere ilk başta akademik başarıya bakılmaksızın tahsis edilecek olan eğitim kuponu ile öğrencilerin belirli bir bölgede yer alan ve bu sisteme dâhil olan özel okullar arasında seçim yapmaları mümkün olacaktır. Bu sayede bir yandan ebeveynler çocukları için uygun olduğunu düşündükleri okullar arasında tercih yapma imkânı elde edecekler, diğer yandan okullar arasındaki rekabet, eğitimin kalitesini yükseltmek için okul yönetimlerine ve öğretmenlere fazladan motivasyon sağlayacaktır. Hem gelişmekte olan (Şili, Kolombiya) hem de gelişmiş olan (ABD, Kanada, İsveç, Hollanda) pek çok ülkede yaygın bir şekilde kullanılmakta olan eğitim kuponu uygulamasının, alt gelir düzeyinde yer alan başarısız okulların ve öğrencilerin performanslarını yükselttiği pek çok araştırma tarafından ortaya koyulmuştur. Bu uygulamanın öncelikle Türkiye’nin en başarısız okullarının yer aldığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde pilot bölge uyarlamalarının denenmesi, Türk eğitim sisteminin rekabetten yoksun olan sert bürokratik yapılanmasında reform çabaları için iyi bir başlangıç olabilir. Pilot bölgelerde alınacak iyi sonuçlara dayanılarak, Türkiye’nin diğer bölgelerinde de bu program uygulamaya konulabilir. Bu sayede Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yetenekli öğrencilerin yetiştirilmesine büyük bir katkı sağlanabilir. Türkiye sadece, daha iyi performans gösteren öğrencilere yatırım yaparak ve kötü performans gösteren öğrencileri “görmezden gelerek” eğitim kalitesini ülke çapında geliştiremez. Türkiye’nin nitelikli ve çözüm üreten insanlar yetiştirme ihtiyacı alt gelir grubunda yer alan öğrencilere eğitim yatırımlarını zorunlu kılmaktadır. Ancak eğitimin finansmanının devlet tarafından karşılanma gereksinimi, bu eğitimin örgütlenmesinin de devlet tarafından sağlanmasını gerekli kılmaz. Türkiye’de pek çok sektörde kullanılan devlet-özel işbirliği modeli ya da hizmet satın alma formüllerinin bir benzeri, eğitim kuponu uygulaması ile eğitim sektöründe de hayata geçirilebilir. Bu uygulamanın dünyadaki uygulamaları umut vericidir. Türkiye’nin de benzer bir uygulamayı denememesi için bir sebep bulunmamaktadır, aksine eğitimde piyasa temelli çözümlerin denenmesinin tam zamanıdır.